MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam” sözlerinin siyasete şok etkisi sonrasında dikkat çekici bir çıkış daha geldi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, “21 Kasım Cuma günü Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu İmralı adasına gidilmesi kararı alınacak.

MHP Dört Koldan
Heyete milletvekili vermek istemeyen bir siyasi parti var ise açık ve net şekilde kamuoyuyla paylaşmalıdır” dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İmralı çıkışının ardından MHP’li Yıldız’dan da dikkat çeken bir açıklama geldi. Yıldız, “Heyete milletvekili vermek istemeyen bir siyasi parti var ise açık ve net şekilde kamuoyuyla paylaşmalıdır” çağrısında bulundu.
MHP lideri Bahçeli, teröristbaşı Öcalan ile görüşmek için İmralı’ya gidilmesi gerektiğini belirterek partisinin grup toplantısında dikkat çeken bir çıkış yaptı.
Bahçeli, “Şayet Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse, açık açık söylüyorum; alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem” ifadelerini kullandığı açıklamasında ayrıca “Günlerdir süregelen İmralı’ya gidilsin mi gidilmesin tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır” dedi.
Bahçeli’nin açıklamalarının ardından gözler AKP’ye çevrilse de henüz konuya ilişkin bir açıklama gelmedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ise dün Meclis çıkışında yaptığı açıklamada cuma günü konuya ilişkin Terörsüz Türkiye Komisyonu’nda oylama yapılacağını belirterek, “Ardından en kısa zamanda İmralı’ya gidilecek” dedi. Yıldız ayrıca, “Bu hafta cuma günü komisyon, saat 14’te İmralı’ya gitme gündemiyle toplanacak” ifadelerini kullandı.
MHP’nin ikinci adamı olarak bilinen Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız konuya ilişkin bir de sosyal medya paylaşımında bulundu.
Yıldız açıklamasında şunları kaydetti:
TERÖRSÜZ TÜRKİYE MESAJI
“Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin
22 Ekim 2024 tarihinde Gazi Meclis’te grup toplantısında yaptığı tarihi konuşma ile başlayan ve bu aşamaya gelen süreç tartışmasız yüzyılın en cesur “kurucu siyaset” hamlesidir.
Terör olgusu, çağdaş devletlerin egemenlik, güvenlik ve toplumsal istikrar kavramlarını derinden sarsan çok boyutlu bir tehdittir.
Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemin parçalı yapısı, devlet dışı silahlı aktörlerin güç kazanmasına zemin hazırlamış; bu aktörlerin çoğu etnik, dini veya ideolojik motivasyonlarla hareket etmektedir.
Günümüzde terörizmin yapısı klasik hiyerarşik örgütlenme modelinden, esnek ve dijital ağlar üzerinden yürütülen “hibrit tehdit” modeline dönüşmüştür.
Bu model, terörün yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda bilişim sistemleri, finansal ağlar ve sosyal medya üzerinden yürütülen psikolojik operasyonları da kapsadığını göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti, yarım asra yakın bir süredir ülkenin beşeri, sosyal ve ekonomik kaynaklarına ağır maliyetler yükleyen terör sorununun nihai çözümü yolunda tarihi bir fırsat yakalamıştır.
Yol haritası büyük bir başarıyla etap etap tamamlanmaktadır.
Türkiye’nin jeopolitik konumu, üç kıtanın kesişiminde yer alması nedeniyle, güvenlik risklerinin bölgesel ve küresel boyutlar taşımasına neden olmaktadır.
Diğer yandan,
Demokrasi gibi hukuk devleti de bir kere inşa edilip biten statik bir olgu değildir.
Değişen toplumsal yapı,ortaya çıkan riskler ve fırsatlar hukuk devletinin her daim tahkim edilmesini, sistemin sürekli gözden geçirilmesini gerektirir.
Bu gerçek siyaset kurumunun ve onun en büyük-yetkili mercii olan TBMM’nin sürekli gündeminde olması gereken bir husustur.
Literatürde “çatışma çözüm süreci” olarak adlandırılan bizim “Terörsüz Türkiye” olarak tarif ettiğimiz Türkiye’ye özgü süreç bir yılını doldurmuştur.
Benzerlerinin 6-7 yılda ancak alabildiği mesafeyi büyük sükunet ve kararlılık içerisinde bir yılda kat etmiştir.
Devlet aklı, konjonktürel tepkiler ile uzun vadeli stratejik öncelikleri birbirinden titizlikle ayırmaktadır.
Terörsüz Türkiye sürecinin, PKK terör örgütünün kendini feshi ve silahları teslim etmesi amasız, fakatsız şartsız, bağlaçlar olmadan yürütülen bir süreç olduğu unutulmamalıdır.
“KOMİSYON İMRALI ADASINA GİDİLMESİ YÖNÜNDE KARAR ALACAKTIR”
Temel hak ve özgürlüklerin pazarlık ve müzakere konusu edilmezliği, kendiliğinden devlete pozitif ve negatif yükümlülükler getirmesi, devletin bu hakları tanıyıp geliştirmesi ve koruması devletin varlık nedenidir.
21 Kasım Cuma günü Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu İmralı adasına gidilmesi yönünde karar alacaktır.
Bir kaç gün içinde de terör örgütünün kurucusunun beyanlarını tespit etmek üzere grubu bulunan partilerden birer Milletvekilinin oluşturacağı heyet adaya gidecektir.
“VERMEK İSTEMEYEN KAMUOYUYLA PAYLAŞMALIDIR”
Heyete milletvekili vermek istemeyen bir siyasi parti var ise açık ve net şekilde kamuoyuyla paylaşmalıdır.”